11 Nisan 2016 Pazartesi

BAKIŞ AÇISI




Herhangi bir olay, varlık ve insan karşısında, hali hazırda sahip olduğumuz dünya görüşü, hayat tecrübesi, yaş, kültür, meslek, cinsiyet, yer ve ruh haline göre aldığımız algılama, ve yargılama biçimine “bakış açısı” denir. Çevremizde gelişen sıra dışı olaylara ve bizden farklı yaşayan insanlara karşı önyargılarımızı kırmak için, öncelikle farklı bir bakış açısına sahip olmamız gerekir. Ancak olaylara at gözlüğüyle değil de, farklı yönleriyle geniş bir zaviyeden bakabilmek göründüğü kadar kolay değildir. Sözgelimi trende giderken üç evladının yanında oturan bir baba, sürekli ağlayan çocuklarına hiç “Susun!” demeden yolculuğa devam ettiğinde, siz ona içinizden “ne gamsız adammış ya” diyebilirsiniz. Fakat sorunca anlarsınız ki, bir saat önce o çocukların anneleri ölmüştür ve hastaneden eve dönüyorlardır. Aynı şekilde çok önemli bir toplantıda cep telefonuyla yüksek sesle konuşan bir kişi garibinize gidiyorsa, zihninizde çizdiğiniz haritayı değiştirmeden onu değerlendirdiğiniz için yanılıyor olabilirsiniz.
Bir konferansta Prof. Stephen Covey’in konuşmasını dinlemeye gelen annesi, arka sırada oturan iki kişinin toplantı boyunca sürekli konuştuklarını görünce öfkelenmiş ve oğlumu küçümsüyorlar diyerek çok üzülmüş. Yemek molasında oğluna “şunların kafasına çantamı indirensim geliyor” demiş. Oğlu “anne o adam Polonyalı, burada eşzamanlı tercüme yok, mecburen tercümanı yanına oturttuk” demiş.
Havaalanında aktarma yapmak isteyen yaşlı bir kadın, uçağının 2 saat gecikmeli olduğunu öğrenince, birkaç dergi ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna geçmiş. Yanındaki sehpaya da dergileri ve kurabiye kutusunu bırakarak okumaya dalmış. Bir ara yanındaki koltuğa oturan bir adamın sehpadaki kurabiye paketini açıp yemeye başladığını fark etmiş. Kurabiyelerin kendisine ait olduğunu hissettirmek isteyen kadın, adama dik dik bakmış. Hatta canı o an istemediği halde, kutudan bir kurabiyeyi ağzına atmış. Herhalde kurabiyelerin sahibinin kim olduğunu artık anlamıştır diye düşünürken, adam bir tane daha ağzına atmaz mı! Hemen kadın da bir tane daha atmış ve bir yarışma başlamış… Adam bir tane, kadın bir tane derken, sonuçta kutuda tek kurabiye kalmış, adam onu hızlıca kaparak ortadan bölmüş ve gülerek kadına ikram etmiş. O sırada, kadının uçağının alana indiği anonsu duyulmuş ve işlemler için kadın bankoya gitmiş. Pasaportunu çıkartmak için çantasını açtığında, bir de ne görsün; kendi kurabiye paketi hiç açılmamış olarak çantasında duruyor. Meğer az önce, adamın kurabiyesini yiyormuş…
Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor. Ne yazık ki çoğu zaman etrafımızdaki insanların davranışlarının nedenini bilmeden onlar hakkında çok yanlış yargılara varabiliyoruz. Bazı psikologlar bu durumu “aynı bilgiye farklı bakış, bizim davranışlarımızı belirler” şeklinde özetliyorlar. Buradan yola çıkarak çözemediğimiz sorunlar için, zihnimizdeki şartlı düşünceleri değiştirmenin gereğini de vurgulamış oluyorlar aslında. Einstein’ın bu konuyla ilgili şu sözü oldukça etkileyici: “Karşılaştığınız sorunları, o sorunların ortaya çıktığı düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz.”
Olaylara farklı zaviyeden bakmakla ilgili çok güzel bir hikâye anlatılır:
Bir ırmağın bu yakasında bir adam, karşısında da bir adam varmış. Irmak geçilmesi zor bir ırmakmış. Bu yakasındaki adam karşı taraftakine seslenmiş:
“Hey! Karşıya nasıl geçebilirim?”Karşıdaki adam hayretle:“Ne lüzûmu var, sen zaten karşıdasın” demiş.

Çözümsüz gibi gördüğünüz sorunlarla ilgili bakış açınızı değiştirmek oldukça önemlidir. Aslında hayatımızı, başarımızı, mutluluğumuzu belirleyen bizim kendi davranışlarımızdır. Çünkü başımıza gelen olaylar ile onlara verdiğimiz tepki ve yanıtlar arasında geniş bir hareket alanı vardır…

Çoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi, “sorunların içinde kaybolmak” yerine, zihnimizdeki ön koşullu yargıları değiştirmeye gayret etmeliyiz. Zira sorunlara farklı biçimde yaklaşabilenler, o sorunu aşma sansını da yakalıyorlar. Zaten sorunlarımızı dostlarımızla veya sevdiklerimizle paylaşmamızın nedenlerinden biri de, farklı bir bakışın bize farklı davranabilme kapısı aralama ihtimali değil midir?
Bakış açınızı doğru ayarlama konusunda biraz kafa yorduğunuzda hayatınızda çok önemli bir yer kapladığını göreceksiniz. Çünkü her şey bizim bakış açımız ile doğru orantılıdır. Bir insan kendi bakış açısına göre âşık olur, mutlu olur, acı çeker veya yalnız kalır. “Nasıl bakarsan, öyle görürsün!” bu durumu anlatan en sade sözdür. Yaşadığımız bir olayı, başımıza gelen herhangi bir şeyi, birinin bize söylediği bir sözü nasıl algılarsak ona göre tepki veririz. Yani herhangi birinin bize söylediği bir söz üzerine mutlu olmak, üzülmek, alınmak ya da sinirlemek tamamen bizim bakış açımız ile alakalıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder