7 Nisan 2016 Perşembe

AĞLAMAK VE GÜLMEK



Ağlamak ve gülmek âdeta bir ikili gibidir. Ağlamak sanılanın aksine üzüntü, keder, çaresizlik, güçsüzlük değildir bence. Belki garip gelebilir ama ben ne zaman ağlayan birini görsem içim ona acısa da her ne kadar onun için üzülsem de bir miktar da sevinirim aslında; çünkü üzülmeyi becerebilen bir kişi sevmeyi de bir o kadar becerebilir, ağlayabilen bir kişi gülmenin kıymetini belki de daha iyi anlar. Bilirim ki ağlayan bir kişinin kalbi hâla yumuşacıktır. Daha nasır tutmamıştır. Yüreği katılaşmamış duyguları bitmemiştir.
         
   Derler ya hani: “Kalp ağlamazsa gözyaşı da akmaz.” İşte böyle bir şey... 
Sevindiğiniz de mutluluktan uçacakmış gibi olduğunuzda kahkahalar atarsınız ya! O kahkahalar sizin için çok değerlidir. Üzüldüğünüzde de dökülen göz yaşları bir o kadar değerlidir aslında. Sinirlendiğimizde etrafı yakıp yıkmak istediğimizde belki de ağlamak o an için en iyisidir. Belki hakikati değiştirmez; ama kalbinizin doğru ateşi bularak yumuşamasına vesile olur. Ağlayan birini gördüğümüzde ona samimi birkaç dokunuş ve uzattığınız mendil, söyleyeceğiniz sözcük ve davranışlarınızdan daha kıymetlidir.

Bence ağlamak insanın insan olmasını gerektirdiklerinden biridir. Ve... ağlamakla, gülmek olmazsa olmaz bir ikilidir. Tıpkı evrende bulunan diğer zıtlıklar gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder